Gönderdiğiniz e-postanın, önemsiz veya spam klasörüne düşmemelidir, hazırladığınız e-bültenler, kampanyalar ve sipariş mailleri ancak kişinin gelen kutusuna yani inbox klasörüne düştüğü sürece değerlidir. Bir e-posta gönderildiği zaman %100 direkt gelen klasörüne gitmeyebilir. Atacağınız e-postanın spam olarak algılanmaması için aşağıdaki adımlara mümkün olduğunda uygulamanızı tavsiye ederiz.
3D Robotik’in CEO’su Chris Anderson da çocuklarını teknolojiden uzak tuttukları için çevresi tarafından “kuralcı” olarak yaftalandığını ifade ederken, çocukların da bu zararları görmek istemediklerini anlattı. Peki teknolojiyi hayatımıza sokan insanlar neden evlerinde bu kadar kuralcı? Çünkü teknolojiyle erken yaşta tanışan çocuklar hayal, yaratıcılık ve merak yoksunluğu sorunu yaşıyorlar. Ayrıca internet ve teknolojiyi ayaklarına getiren akıllı telefonlara bağımlılığı tetikleyen bu davranışlar ileride ciddi sorunlara yol açabiliyor. Son kuşak çocuklarının ellerinin altındaki bu ‘zararlı nimet’ ayrıca çocukların sorma yetilerini öldürerek insanlarla iletişim konusunda ciddi sorunlara neden olarak sosyalleşmelerini engelliyor. Tüm gün oyunlar oynayan ya da bazı programlarla yazışan çocukların yeteneklerinin ölmesinin yanı sıra beyinleri de zarar görüyor.
“Siber Güvenlik Raporu” hakkında bilgi veren avukat Kürşat Ergün, “Örnek olarak belirtelim, hava durumunu göstermek için yükleme sırasında lokasyon bilgisini alma izni isteyen herhangi bir hava durumu uygulamasının, kamera ve mikrofona erişim izni istemesi anlamsız” dedi.
Android ve iOS cihazları için kullanıma sunulan Boomerang, animasyonlu GIF’lere veya Apple’ın iPhone 6S’teki canlı fotoğraflarına benzer kısa videolar oluşturuyor. Bunun için uygulamada gördüğünüz deklanşör düğmesine bir kez basıyorsunuz. Bunun ardından peş peşe 10 fotoğraf çekiliyor ve hepsi, 1 saniyelik bir videoda birleştiriliyor. Son olarak videoyu normal veya geriye doğru oynatabiliyorsunuz. “Boomerang”lar yatay veya dikey modda çekilebiliyor ve Instagram, Facebook gibi sosyal ağlar üzerinden paylaşılabiliyor.
Edebi sözcükler çalışma alanlarında insanların bir konuyu konuşurken cümle aralarına sıkıştırdığı terimlerdir. Konuya özet getiren bir işlevin yanında konuşmaya da entelektüel bir hava katmaktadır. Bu tür sözcüklerin sizi daha akıllı ve havalı gösterdiği düşüncesini anlayabiliyorum. İş yaşamında bu tür terimleri sonuçlarına katlanmadan kullanabileceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
İnsanoğlu uzunca bir süre insanların belirli bir zeka seviyesinde doğduğunu ve hayatı boyunca bu potansiyeli en iyi şekilde kullanarak maksimumunu aşamayacağına inandı. Bugün bilim aksini söylüyor, artık maksimumu artırmanın mümkün olduğu bir gerçek. Yeni şeyler öğrendiğimizde, yeni alışkanlıklar edindiğimizde beynimizdeki nöronlar arasında yeni köprüler oluşuyor ve bu da bizi daha zeki hale getirebiliyor. Bilimsel sebepleri ile beraber zeka geliştirecek 7 alışkanlığı paylaşıyorum.
Girişimcilik son yılların –ki bu girişimcilerin neredeyse çoğu başarılı bir girişimin altına imza atamamışken– en gözde mesleklerinden birisi. Artık Silikon Vadisi’nde olduğu gibi, ülkemizde de her geçen gün sayısız girişime başlanıyor, fakat ne yazık ki çok kısa bir süre sonra bu girişimlerin çoğu başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Leonardo da Vinci’nin sözüyle başlayalım: “Engeller beni durduramaz, her bir engel kararlılığımı daha da güçlendirir.” Başarısızlığın yıkıcı olduğunu kolayca kabul ederken, başarısızlık durumunu fırsata çevirme şansımız olduğunu unutuyoruz. Başarı ve başarısızlığın birbirini tamamlayan iki olgu olduğunu benimsemek mantıksız kabul edilebilir belki. Fakat her başarısızlık deneyimi, motive edici ve aydınlatıcı da olacaktır. Bugün, yaşadıkları başarısızlıklara rağmen vazgeçmeyen girişimcileri konuşuyoruz hâlâ. Dünyanın gelişimine yön veren 4 büyük liderin başarısızlık hikâyelerinden de çıkarabileceğimiz çok önemli dersler var. İşte o hikâyelerden bazıları:
Facebook‘ta, her gün ortalama 1 milyardan fazla video izlendiğini biliyor muydunuz? Raporlara göre, insanlar ve markaların Facebook üzerinden yaptığı video paylaşım oranı geçen yıla göre %260 artış göstermekte. Verilerle bunları kanıtlamak zorunda bile değilsiniz. Kendi Facebook zaman tünelinizi açıp bir bakın isterseniz.
Örneğin günlük planınızda saat öğlen 12’de başlayıp 2’de bitirmeyi planladığınız bir iş tamamlandığında, saatin neredeyse 3’e yaklaştığını gördüğünüz an, o günkü planlarınızın neredeyse tamamen olması gerektiği düzenden uzaklaştığını fark ediyorsunuz ve haliyle de o günkü işlerin tamamlanması için mesaiye daha geç son vermenize sebep oluyor. Bu sorunun en temel sebebi ise çalışma esnasında kendimizi işe kaptırıp vakit kontrolünü kaybediyor olmamız.
DOĞRU YERDESİNİZ!
Kurumsal Website Tasarımı, E-Ticaret Sitesi, SEO (Arama Motoru Optimizasyonu) ve Sosyal Medya alanlarında işletmeniz için en doğru ve çalışmayı tasarlayarak web ortamında etkili bir şekilde yayınlıyor ihtiyaçlarınıza en doğru ve yaratıcı çözümleri sunuyoruz
Formu doldurarak gönderin biz sizi arayalım.
